Müze Ziyaretçilerine Sosyolojik Bir Bakış
Yıldız Öztürk
(Bu metin Dokuz Eylül Üniversitesi Müzecilik Bölümü’nün 16-17 Mayıs 2022’de düzenlediği “Müzecilikte ‘Yeni’nin Peşinde” başlıklı sempozyumda sunulmuştur. Bildirinin PDF haline buradan ulaşabilirsiniz.)
Özet
Müzelerin kuruluşundan itibaren izleyici/katılımcı faktörü çok çeşitli bağlamlarla ele alınmıştır. Son yıllarda müzecilik literatüründe erişim ve katılım meselelerini merkeze alan çalışmaların sayısında artış olduğu görülmektedir. Kültürel hayata katılımda toplumsal ve ekonomik sermayeyi dikkate alan yaklaşımlar izleyicinin sınıfsallığının da tartışılmasını sağlamıştır. İzleyici kimdir? İzleyici sınıfsal konumundan bağımsız düşünülebilir mi? Hangi toplumsal sınıftan bireyler müze ziyaretinde bulunmaktadır? Bu ve benzeri sorular hem akademik yazında hem de uygulama alanında eleştirel müzeciliğin gelişimine katkı sağlamıştır. Örneğin ICOM 2019 yılında, müze tanımını toplumsal eşitsizlikleri vurgulayan bir perspektifle genişletmiş ve onaya sunmuştur. Henüz tartışma sürecinde olan tanım, güncel müzeciliğin her zamankinden çok daha fazla sosyal olanla ilgili olduğunun göstergesidir.
Farklı toplumsal gruplara mensup bireylerin müzeye bakış açısı, müzeleri ziyaret etme nedeni, isteği ve sıklığı da farklılık göstermektedir. Müze ziyareti önündeki engellerin sadece kültürel sermaye yetersizliğinden kaynaklandığı söylenemez. Ekonomik, fiziksel, psikolojik ve bilişsel düzeydeki engel türleri de bireylerin müze ziyareti pratiklerini belirlemektedir. Bu çalışmada, izleyici/katılımcı kavramının tarafsız bir tanım olarak görülmemesinin ve bu kavramın sosyo-ekonomik, kültürel ve bilişsel bağlamlarla ele alınmasının önemine değinilecektir. Ziyaretçilerin sosyolojik analizi müzelerin izleyici geliştirme süreçlerinin daha verimli, etkin ve adaletli olmasını da beraberinde getirecektir.
Abstract
Since the foundation of museums, the audience/participant factor has been handled in a wide variety of contexts. In recent years, there has been an increase in the number of studies focusing on access and participation issues in the museum literature. Approaches that take social and economic capital into account in participation in cultural life have also enabled the audience to be discussed. Who is the audience? Can the audience be considered independent of its class position? Which social class individuals visit the museum? These and similar questions contributed to the development of critical museology in both academic literature and practice. For example, in 2019, ICOM expanded the definition of museum with a perspective emphasizing social inequalities and submitted it for approval. The definition, which is still in the process of discussion, is an indication that contemporary museology is more concerned with the social than ever before.
The point of view of individuals belonging to different social groups towards the museum, the reason, desire and frequency of visiting museums also differ. It cannot be said that the obstacles in front of museum visits are only due to the lack of cultural capital. Economic, physical, psychological and cognitive disability types also determine the museum visit practices of individuals. In this study, the importance of not seeing the concept of audience/participant as a neutral definition and considering this concept in socio-economic, cultural and cognitive contexts will be mentioned. The sociological analysis of the visitors will make the audience development processes of the museums more efficient, effective and fair.
Giriş
Modern müzelerin kuruluşuyla birlikte bu kurumların amacı ve toplumsal ilişkiler içindeki konumu en çok tartışılan kamusal meselelerden biri haline gelmiştir. 19. yüzyılın radikal siyasal ve toplumsal ortamı kültürel alanı da etkilemiş müze koleksiyonlarının kökeni, sergileme teknikleri, ziyaretçilerin sınıfsallığı gibi konular gündeme gelmiştir. Örneğin Paris Sanatçılar Federasyonu Manifestosu’nun (1871) talepleri arasında müzelerin demokratikleştirilmesi yer almaktadır. Bu bağlamda Sanat Kurulu Başkanı Gustave Courbet, “(…) seçilmiş bir sanatçılar meclisinin müze yöneticilerini ve küratörlerini atamasını (…)”[1] önermiştir. Komün şiddetli bir şekilde bastırılmış olsa da bu talepler genişleyerek sonraki kuşaklara aktarılmıştır. 1960’lara gelindiğinde müze tanımı, küratöryal pratiklerin iktidarlarla ilişkisi, yapıtların kökeni, arşiv dışında kalan sanatçılar gibi pek çok konuda geçmişin mirasını devralan eleştirelliği görmek mümkündür. Toplumsal ve siyasal hareketler içindeki aktivist grupların da etkisiyle müzenin tanımı ve müzenin toplumla olan bağları yeniden düşünülmeye başlanmıştır. Ayrıca bu dönemden itibaren müze ziyaretçilerinin sosyo-kültürel yapısı, müze ziyareti eğiliminin hangi toplumsal gruplarda yüksek olduğu, müze ziyareti arzusunun toplumsal temelleri gibi konular sosyal bilimlerin araştırma konuları arasında daha sık yer bulmaya başlamıştır.
18 ve 19. yüzyıllarda daha çok eserlerin/nesnelerin korunması, saklanması, sergilenmesi ve gelecek nesillere aktarılması ile eğitim müzecilik tartışmalarının merkezinde yer alırken, sonraki yüzyıllarda iletişim, etkileşim ve gösteri kavramları çerçevesinde ziyaretçi odaklı yaklaşımların ön plana çıkması söz konusu olmuştur.[2] 1960’ların sonu 1970’lerin başında müze ve toplum ilişkisi çok boyutlu bir şekilde tartışmaya açılmıştır. “Bu yıllar aynı zamanda ‘yeni müzeciliğin’ tartışıldığı yıllardır. Yeni müzecilik müze personelinin iş tanımının yenilendiği, koleksiyon oluşturma ve yönetme, müze arşivlerini hazırlama, nesnelerin bakım ve onarımı ile sunumuna ilişkin yenilikler öngörmüştür.”[3]
Bununla birlikte yeni müzecilik, müzeyi ziyaret eden bireyler/topluluklar kadar ziyaret etmeyenlere de odaklanmaktadır. Bu bağlamda müzeler demokratikleşme ve kültür ürünlerine eşit erişim hakkı çerçevesinde kamusal programlar geliştirmekte ve uygulamaktadır.[4] Bu çalışmada müze ziyaretçisinin aktif bir özne olarak kabul edildiği yeni müzecilik yaklaşımları çerçevesinde müze ziyaretini engelleyen faktörler ile müzelerin ziyaretçilere yönelik uyguladığı programlara yer verilecektir. Ayrıca İstanbul’da faaliyet gösteren bir kültür-sanat alanı olan Arter ile Sakıp Sabancı ve Pera Müzelerini kapsayan niteliksel araştırmanın sonuçlarına değinilecektir.
Müze Ziyaretini Engelleyen Faktörler
Müzeler herkese açık mı? Bu sorunun yanıtına hem evet hem de hayır şeklinde cevap vermek mümkündür. Teorik olarak müzeler herkese açık olsa da Derrick Chong’un kültürel hayata “etkin erişim ve girişin önündeki engeller nelerdir?”[5] sorusuna odaklanıldığında birçok engelin farkına varılabilmektedir. Örneğin müze ziyaretini engelleyen faktörler arasında sosyo-ekonomik yetersizlikler, yaşam tarzı ve alışkanlıklar, fiziksel, psikolojik ve bilişsel engeller yer almaktadır.[6] Yeni müzecilik yaklaşımları homojen bir ziyaretçi kavramı yerine ziyaretçileri farklı ekonomik, toplumsal ve kültürel sermayeleri olan bireyler olarak ele alır. Günümüzde müzeler bu engelleri bertaraf etmek için çeşitli yöntemler geliştirmekte ve kamusal programlarla ziyaretçi sayısını artırmanın yanı sıra ziyaretçi çeşitliliğini hedeflemektedir. Yani geleneksel müzecilikten farklı olarak yeni müzecilik insan odaklı yöntemleri benimsemektedir.[7]
İlk kez 1969 yılında basılan “Sanat Sevdası: Avrupa Sanat Müzeleri ve Ziyaretçi Kitlesi” kitabı Pierre Bourdieu ve diğer araştırmacıların gerçekleştirdiği etnografik bir çalışmadır. Yeni müzeciliğin henüz tartışıldığı bir dönemde Yunanistan, Polonya, Hollanda, Fransa ve İspanya’daki bazı müzelerde gerçekleştirilen araştırmada ziyaretçi profili incelenmiş, bireylerin müze ziyaretindeki motivasyonlar toplumsal dinamiklerle analiz edilmiştir. Bu çalışma, kültürel tüketimi sınırlandıran ve/veya engelleyen görünmez etmenlerin tartışılması açısından önemlidir.[8] Bu araştırmadan 10 yıl sonra ilk kez 1979 yılında basılan “Ayrım: Beğeni Yargısının Toplumsal Eleştirisi” kitabında Bourdieu, kültürel tüketim alışkanlıkları ve beğeni yargısının oluşumundaki toplumsallığa işaret etmektedir. Bu bağlamda yazar sanata yönelik ilginin, hazların sınıfsallığı ve aile ve eğitim kurumlarının mirası ile kültürel hayata katılım arasındaki ilişkiye vurgu yapmaktadır.[9] “Sanat Sevdası” kitabında da ifade edildiği gibi, “ebeveynlerini müze gezilerinde veya sergilerde takip eden kültürlü ailelerin çocukları, bu kültürel etkinliğe katılma eğilimini bir biçimde onlardan alırlar.”[10] Ziyaretçi kitlesindeki bu sınıfsal ve toplumsal döngüyü kırmak için müzelerin uyguladığı programların ülkelerin genel kültür politikalarıyla kesişmesi de önemlidir.
Bu çalışma kapsamında incelenen Arter ile Pera ve Sakıp Sabancı Müzelerinin ziyaretçi katılımını artırmaya ve çeşitlendirmeye yönelik oldukça zengin programları olduğu tespit edilmiştir. Ancak temel meselelerden biri, sosyal ve kültürel sermayeleri açısından dezavantajlı konumda olan kırılgan toplumsal grupların müzeyle ya da herhangi bir kültür-sanat kurumuyla tanışmasının nasıl sağlanacağıdır. “Müzelere erişimde maddi engellerin kaldırılması dikkate değer bir adım olmakla birlikte duyusal, duygusal, algısal, fiziksel, bilişsel ve psikolojik bariyerlerin bertaraf edilmesi, var olan sınırlı kapsayıcılığın aşılmasına yardımcı olabilir. McLean, müzelere erişimin önündeki temel engelin psikolojik erişim olduğunu söyler. Nüfusun belirli kesimleri ya da halkın bir bölümü yabancılaşma duygusundan dolayı müzelere gitmemektedir. Bu nedenle, ‘herkes için kültür’ yaklaşımındaki herkes ifadesinin ihtiyaçlar doğrultusunda sürekli gözden geçirilip güncellenmesi gerekir ki bu alanda eşitlikçi ve demokratik kültür politikaları ortaya çıkabilsin.”[11]
Tablo 1: Araştırma kapsamındaki kurumların ziyaretçilere yönelik programları
Etkinlikler-Olanaklar | Arter | Pera Müzesi | Sakıp Sabancı Müzesi |
Öğrenme programları | X | X | X |
Atölye çalışmaları | X | X | X |
Çevrim içi programlar | X | X | X |
Okul ziyaretleri | X | X | X |
Sergilere paralel etkinlikler | X | X | X |
Söyleşiler ve paneller | X | X | X |
Yoga programları | X | ||
Film gösterimleri | X | X | X |
Tiyatro ve dans gösterileri | X | X | |
Dijital sergiler | X | X | X |
Ücretsiz ziyaretçi günleri | X | X | X |
Müzekart+ ile ziyaret | X | ||
Müze üyelik programları-müze dostu programlar | X | X | X |
Kütüphane (fiziksel) | X | ||
Dijital arşiv | X | X | X |
Kafe-restoran-hediyelik eşya alanı | X | X | X |
Sosyal medya kullanımı (Facebook-Instagram-Twitter-YouTube) | X | X | X |
Yıl boyunca geçerli çoklu giriş bileti uygulaması | X | ||
Engellilere uygun fiziksel ortam | X | X | X |
Rehberli tur ve sesli rehber sistemi | X | X | X |
Katılımcı geri bildirimleri | X | X | X |
Ücretsiz ziyaretçi servisi | X |
Araştırma Süreci ve Araştırmanın Sonuçları[12]
Araştırma kapsamında 10-15 Mayıs 2022 tarihleri arasında Arter ile Pera ve Sakıp Sabancı Müzelerini ziyaret eden bireylerle yüz yüze görüşme yapılmıştır. Türkiye’de müze ziyaretçilerinin profiline dair genel bir veri elde edilemediği ve zaman kısıtlılığından dolayı örneklem seçiminde kolayda örneklem yöntemi tercih edilmiştir. Bu araştırma belirli bir zaman ve bölgedeki eğilimi yansıttığından sonuçlar genellenemese de daha geniş ölçekte tasarlanan araştırmalar için bir zemin oluşturabileceği düşünülmektedir. Sonuç olarak Türkiye’deki müze ziyaretçilerinin genel profilinin çıkarılması amacıyla, ülke çapında tüm müzeleri kapsayan niceliksel ve niteliksel yöntemlerin kullanıldığı derinlikli araştırmalara ihtiyaç olduğu görülmektedir.
Görüşmeler, sosyo-ekonomik ve kültürel temsiliyeti genişletmek amacıyla hem hafta içi hem de hafta sonu farklı saat dilimlerinde gerçekleştirilmiştir. Görüşmelerin en kısası 15 dakika en uzunu ise 25 dakika sürmüştür. Toplam 52 kişi ile görüşülmüş fakat bazı görüşmelerin niteliği araştırmayla anlamlı ilişki kurma açısından yeterli bulunmamıştır. Bu nedenle 34 görüşmenin sonuçları üzerinden analiz yapılmıştır. Görüşme demografik bilgiler, bireylerin müzeyle tanışma süreci, müze ziyareti sıklığı, müzenin kamusal programları hakkında bilgi sahipliği, müzenin iyileştirilmesine dair öneriler ve benzeri sorulardan oluşmaktadır.
Araştırmaya katılanların yaş aralığı 18-47’dir. Görüşmecilerin %74’ü kendisini kadın, %24’ü erkek olarak tanımlamış, %2’si ise cinsiyet/cinsel yönelim belirtmek istememiştir.
Grafik 1: Eğitim Verileri

Grafik 1’de görüldüğü gibi, TÜİK’in 2020 ulusal eğitim istatistikleri[13] ile araştırmaya katılan görüşmecilerin eğitim istatistikleri karşılaştırıldığında, müze ziyaretçilerinin eğitim düzeyinin Türkiye ve İstanbul oranlarından oldukça yüksek çıktığı görülmüştür. Araştırmaya katılan ziyaretçilerin eğitim durumu incelendiğinde lise eğitiminden düşük eğitim seviyesi tespit edilmemiştir. Oysa Türkiye’de, lise mezuniyeti altındaki eğitim seviyesinin toplam oranı %54,8’dir. Bu oran İstanbul’da %49,02’dir. Araştırmaya katılan ziyaretçilerin %47’si lise, %41’i yüksekokul veya fakülte, %12’si yüksek lisans mezunudur. Ziyaretçilerin eğitim düzeyi yüksek çıkmasına rağmen %62’sinin herhangi bir işte çalışmadığı tespit edilmiştir. Bunun nedenlerinden biri görüşmecilerin bir kısmının öğrencilerden oluşmasıdır. Grafik 2’de görüldüğü gibi, çalışmayan grup içindeki öğrencilerin oranı %62’dir. Grafik 3’te ise çalışanların meslekleri ve mesleklerin sayısal dağılımı görülmektedir.
Grafik 2: Çalışmayan Grup İçindeki Öğrenciler ve Meslek Sahipleri

Grafik 3: Çalışan Grup İçindeki Öğrenci Sayısı, Meslek Türleri ve Sayıları (Kişi)

Grafik 4: Aylık Gelir Dağılımı (TL)

Grafik 4’e göre, görüşmecilerin tümünün gelir dağılımı incelendiğinde aylık 0-5 Bin TL ile geçinenlerin oranının %41 olduğu görülmüştür. 0-10 Bin TL arasında geliri olanların oranı ise %73’tür. Eğitim düzeyinin yüksek olmasına karşın gelir düzeyinde benzer bir eğilim görülmemektedir.
Müze ziyareti deneyimleri
Görüşmecilerin yarıya yakını (%44) ilk kez çocukken okulun düzenlediği müze gezisi sayesinde müzeye gittiklerini ifade etmişlerdir. Grafik 5’te görüldüğü üzere, bu oranı %35 ile çocukken ailece yapılan müze ziyareti yanıtı takip etmiştir. Görüşmecilerin %21’i ise ilk müze ziyaretini yetişken iken arkadaşıyla birlikte gerçekleştirmiştir. Bu sonuçlara göre eğitim kurumlarının bireylerin müzeyle tanışmasında önemli bir rol üstlendiği görülmektedir. Bununla birlikte kültürel hayata katılımda aileden aktarılan kültürel miras ve alışkanlıklar da bireyleri katılıma teşvik etmektedir.
Grafik 5: İlk Müze Ziyareti

Grafik 6: Müze Ziyareti Sıklığı

Grafik 6’da ise müze ziyareti sıklığı incelenmiştir. Sonuçlara göre, ziyaretçilerin %53’ü “ayda bir kez” müze ziyaretinde bulunduğunu belirtmiştir. Görüşmecilere hangi amaçlarla müze ziyaretinde bulundukları sorulduğunda ise çok çeşitli yanıtlar alınmıştır. Verilen yanıtlar güncel müze tanımı ve müzenin günümüzdeki amaçlarıyla örtüşen niteliktedir. Bu yanıtlardan bazıları şu şekildedir: “Güncel sergileri takip etmek”, “eserleri bizzat tecrübe etmek”, “kişisel gelişimime katkı sağlamak”, “zihnimi açmak ve ilham almak”, “günlük rutinden uzaklaşıp yeni ufuklar edinmek”, “çocuğumla vakit geçirmek, “gezmek, eğlenmek”, “çağdaş sanat örneklerini görmek konu ile ilgili fikirlerimi geliştirmek”, “farklı tasarımlar görebilmek”, “kaliteli zaman geçirmek, kültürlenmek ve bilgilenmek”, “okuduğum bölüm gereği”, “ruhumu zenginleştirmek”, “eserleri görmek, değerlendirmek ve farklı bakış açıları kazanmak”. Bu amaçlar doğrultusunda ziyaretçilerin %79’u müze ziyaretlerini planlı bir şekilde yaptıklarını belirtmişlerdir. “Bugünkü müze ziyaretiniz planlı bir ziyaret miydi?” sorusuna ise görüşmecilerin %82’si “evet” yanıtını vermiştir.
Grafik 7: Bugünkü Müze Ziyaretinde En Çok Etkilenilen Sanatçı

Müze ziyareti sonrası deneyimi anlamak amacıyla görüşmecilere ziyaret sonrasıyla ilgili sorular da yöneltilmiştir. Görüşmeler müzeden henüz çıkmış olan ziyaretçilerle gerçekleştirilmiş olsa da Grafik 7’de görüldüğü üzere, ziyaretçilerin yarıya yakını (%46’sı) “bugünkü müze ziyaretinde sizi en çok etkileyen sanatçı kimdi?” sorusuna “hatırlamıyorum” cevabını vermiştir. Burada dikkat çeken bir başka sonuç ise, “hatırlamıyorum” cevabını verenlerin %48’inin o gün müze ziyaretini planlı yapan bireylerden oluşmasıdır. “Bugünkü müze ziyaretinde sizi en çok etkileyen yapıt hangisiydi?” sorusuna “hatırlamıyorum” cevabını verenlerin oranı ise %44’tür. Hatırlanan eserlerin isimleri arasında “Kabak Taşıyan Genç Kız”, “Kaplumbağa Terbiyecisi”, “Nisan 2020” yer almaktadır. İki görüşmeci yapıt ismi hatırlamasa da yapıtları “üzerinde yazı olan” ve “soyut geometrik şekilde bir eser” biçiminde tarif etmiştir.
Günümüzde müzelerin öğrenim ile halkla ilişkiler ve tanıtım departmanları her toplumsal gruptan ziyaretçiyi farklı programlar aracılığıyla kapsamaya özen göstermektedir. Bununla birlikte sergi ziyareti dışındaki etkinlerden haberdar olma ve bu etkinliklere katılım konularında ziyaretçilerin daha fazla desteklenmeye ihtiyacı olabilmektedir. Bu araştırmada ortaya çıkan sonuçlara göre, ziyaretçilerin %97’si “daha önce herhangi bir müzede öğrenim programlarına katıldınız mı?” sorusuna “hayır” cevabını vermiştir. “Evet” cevabı veren tek ziyaretçi ise İstanbul Modern Sanat Müzesi’nde fotoğraf eğitimine katıldığını belirtmiştir. “Müzelerin etkinliklerinden düzenli bir şekilde haberdar oluyor musunuz?” sorusuna ise %44 oranında “evet”, %56 oranında “hayır” yanıtı verilmiştir. Bu soruya “evet” diyenlerin haber alma kaynakları %60 oran ile sosyal medya ve %40 oran ile e-postadır.
“Müzelerin ücretsiz etkinliklerinden haberdar mısınız?” sorusuna ziyaretçilerin %79’u “hayır” yanıtını vermiştir. Ücretsiz etkinliklerden haberdar olanlar (%21), “atölye” (%57), “konser” (%29) ve “sergi” (%14) yanıtını vermiştir. Pandeminin ilk döneminde dünyada olduğu gibi Türkiye’de müzeler bir süre kapalı kalmıştır. UNESCO’nun 26 Şubat – 29 Mart 2021 tarihleri arasında üye devletlere yönelik uyguladığı anket sonuçlarına göre, 2020 yılında müzelerin sadece %16’sı açık kalabilmiştir.[14] “Türkiye’de müzelerin açık kalma durumu süreç içinde farklılık göstermiştir. Örneğin Mart – Haziran 2020 tarihleri aralığında yaklaşık 3 ay boyunca kapalı kalan müzeler, kademeli bir şekilde kapılarını ziyaretçilere yeniden açmıştır. Ancak virüsün yayılma hızı yeni tedbirleri gündeme getirmiştir. Bu kapsamda Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı bazı müzeler tamamen kapanırken, bazılarına saat ve gün düzenlenmesi getirilmiş; ‘yabancı ziyaretçi yoğunluğunun olduğu müze ve ören yerleri’nin ise hafta sonlarında ziyarete açılması söz konusu olmuştur (Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, 2021). ‘Tam kapanma’ olarak nitelendirilen 29 Nisan – 17 Mayıs 2021 tarihleri aralığında ise, çalışma izni olmayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına sokağa çıkma yasağı uygulanmış, bu nedenle kısmen açık olan müzeleri sadece yabancı turistler ziyaret edebilmiştir (Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2020; 2021).”[15] Bu nedenle ziyaretçilere pandemi sürecinde müzelerin çevrimiçi etkinliklerine katılıp katılmadığı sorusu sorulmuştur. “Katılmadım” cevabını veren ziyaretçilerin oranı %94 olarak tespit edilmiştir. Bu oran oldukça yüksektir. Sadece 2 kişi pandemi sürecinde çevrimiçi etkinliklere katıldığını beyan etmiştir. Bu ziyaretçilerin müzeleri fiziksel olarak ziyaret etme sıklığına bakıldığında ise, bir görüşmeci ayda 1 kez diğeri ise yılda 3 kez müze ziyaretinde bulunduğunu ifade etmiştir.
Ziyaretçi önerileri
Ziyaretçilerin genel olarak müzelerin fiziksel ortamından memnun oldukları görülmektedir. “Müzenin herhangi bir bölümünde iyileştirmeye dair öneriniz var mıdır?” sorusuna %76 oranında “hayır” yanıtı verilmiştir. Bu soruya “evet” yanıtını verenlerin (%24) önerileri şu şekildedir: “Müze içinde fotoğraf çekilebilmeli”, “eserler kronolojik sıralanmalı ve yazılar çok fazla okumak güç”, “yeterli broşür yok”, “daha fazla interaktif bir iletişim olmalı”, “tanıtımlar arttırılabilir”, “daha aktif reklâm çalışması yapılabilir”, “fotoğraf çekilebilmesi için ayna konulmalı, ayna olsa daha rahat selfie çekilebilir”, “sergilerin içinde dijital uygulamalar artırılabilir.” Verilen yanıtlarına göre, müzelerin genel olarak tanıtım ve halkla ilişkilere yönelik çalışmalarını artırması talep edilmektedir. Sergiler açısından ise, etkileşime ve iletişime açık dijital olanakların daha yoğun kullanıldığı sergileme pratiklerinin önerildiği görülmektedir.
Değerlendirme ve Sonuç
Müzelerin toplumun her kesiminden bireyin erişimine açıldığı dönemden itibaren müze ve toplum ilişkisi konusu çeşitli başlıklar altında tartışılmıştır. Tartışılan konulardan birisi de çok boyutlu bir şekilde ele alınan ziyaretçi profilidir. Müzelerin ziyaretçi sayısını ve çeşitliliğini artırma arzusu, bu kurumların fiziksel düzenleme yapmalarının yanı sıra kültüre eşit erişimde de önlemler almasına neden olmuştur. Yeniden yapılanma sürecinde hangi toplumsal grupların ne tür motivasyonlarla müze ziyaretinde bulunduğu, müze ziyaretinin toplumsal ve kültürel sermaye ile ilişkisi ve benzeri sorunlar sanat sosyolojisi ve eleştirel müzeciliğin de araştırma konuları arasına girmiştir. Özellikle 1960’lardan itibaren ziyaretçilerin homojen bir grup ya da eğitilmesi gereken pasif aktörler olmadığı anlayışı yaygınlaşmıştır. Yeni müzecilik literatürü müze tanımının genişleyip demokratikleşmesine ve kapsayıcılığının artmasına yol açmıştır.
Kültürel hayata katılımı teşvik eden gelişmelere rağmen, sosyal ve kültürel sermayeleri açısından dezavantajlı konumdaki toplumsal grupların müzeyle ya da herhangi bir kültür-sanat kurumuyla tanışmasının nasıl sağlanacağı sorusu güncelliğini korumaktadır. Bu güncel soruna odaklanan çalışma kapsamında Arter ile Pera ve Sakıp Sabancı Müzelerinin ziyaretçi katılımını artırmaya ve çeşitlendirmeye yönelik programları incelenmiştir. Ayrıca 10-15 Mayıs 2022 tarihleri arasında bahsi geçen kurumları ziyaret eden bireylerle yüz yüze görüşme yapılmıştır.
Araştırma kapsamında kültürel hayata katılım ve harcamalardaki genel tabloyu görmek amacıyla TÜİK’in kültür ekonomisi verileri incelenmiştir. TÜİK’in 1 Aralık 2021 tarihli Kültür Ekonomisi ve Kültürel İstihdam İstatistikleri’negöre, “hanehalklarının 2020 yılında gerçekleştirdiği toplam kültür harcamasının dağılımına bakıldığında; televizyon ve ekipmanı masraflarının %20,2, veri işlem ekipmanlarının %15,3, kablolu/özel TV yayın hizmetlerine ödenen ücretlerin %13,6, kırtasiye ve çizim malzemelerinin %13,2 ve kitapların %13,1 paya sahip olduğu”[16] görülmektedir. Aynı raporda yer alan “müzeler, hayvanat bahçeleri vb. yerlere giriş ücreti” harcamasının oranı ise sadece %0,2’dir. Bu sonucun nedenlerini çok boyutlu düzeylerde ve ayrıntılı bir şekilde ele alan çalışmalara ihtiyaç olduğu görülmektedir. Araştırma sürecinde Türkiye’de müze ziyaretçilerinin profiline ilişkin geniş kapsamlı veri eksikliğinin olduğu ortaya çıkmıştır.
Sonuç olarak bu çalışmada, ziyaretçi kavramının tarafsız bir tanım olarak görülmemesinin ve bu kavramın sosyo-ekonomik, kültürel ve bilişsel bağlamlarla ele alınmasının önemi vurgulanmıştır. Ziyaretçilerin sosyolojik analizi müzelerin izleyici geliştirme süreçlerinin daha verimli, etkin ve adaletli olmasını da sağlayacaktır.
KAYNAKÇA
Bourdieu, P., Ayrım: Beğeni Yargısının Toplumsal Eleştirisi, Heretik Yayınları, Ankara, 2015.
Bourdieu, P. ve A. Darbel., Sanat Sevdası: Avrupa Sanat Müzeleri ve Ziyaretçi Kitlesi, Metis Yayınları, İstanbul, 2011.
Chong, D., Arts Management, Routledge Yayınları, Londra & New York, 2010.
Hooper-Greenhill, E., Museums and Their Visitors, Routledge Yayınları, Londra & New York, 1994.
Huyssen, A., “Bellek Yitiminden Kaçış: Kitle İletişim Aracı Olarak Müze”, A. Artun (ed.), Tarih Sahneleri Sanat Müzeleri 2: Müze ve Eleştirel Düşünce, İletişim Yayınları, İstanbul, 2006, 259-296.
Karadeniz, C., Müze, Kültür, Toplum: Çağdaş Müze ve Müzenin Toplumsal İşlevleri, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 2018.
Kolb, B. M., Marketing Cultural Organisations: New Strategies for Attracting Audiences to Classical Music, Dance, Museums, Theatre and Opera, Oak Tree Yayınları, Dublin, 2000.
Nochlin, L., “Müzeler ve Radikaller: Bir Olağanüstü Durumlar Tarihi”, A. Artun (ed.), Tarih Sahneleri Sanat Müzeleri 2: Müze ve Eleştirel Düşünce, İletişim Yayınları, İstanbul, 2006, ss.11-48.
Öztürk, Y., “Pandemi Sürecinde Müzeler ve Müzelerin İzleyici Geliştirme Stratejileri”, A. E. İralı (ed.), Yeni İletişim Teknolojileri Bağlamında Müze ve Sergi Çalışmaları, Nobel Akademik Yayınları, İstanbul, 2021, 115-144.
Solima, L., “Museums, Accessibility and Audience Development”, M. Cerquetti (ed.), Bridging Theories, Strategies and Practices in Valuing Cultural Heritage, Macerata University Yayınları, Macerata, 2017.
TÜİK., Kültür Ekonomisi ve Kültürel İstihdam İstatistikleri, 2020, https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Kultur-Ekonomisi-ve-Kulturel-Istihdam-Istatistikleri-2020-37206, 2020, (Erişim tarihi: 20 Nisan 2022).
TÜİK., Ulusal Eğitim İstatistikleri, 2020, https://data.tuik.gov.tr/Kategori/GetKategori?p=Egitim,-Kultur,-Spor-ve-Turizm-105, 2020, (Erişim tarihi: 20 Nisan 2022).
UNESCO., Museums Around the World in the Face of Covid-19, https://unesdoc.unesco.org/ark:/48223/pf0000373530, 2021, (Erişim tarihi: 20 Mayıs 2021).
Vergo, P., (ed.), The New Museology, Reaktion Books, Londra, 1989.
[1] Linda Nochlin, “Müzeler ve radikaller: Bir olağanüstü durumlar tarihi”, A. Artun (Ed.) Tarih Sahneleri Sanat Müzeleri 2: Müze ve Eleştirel Düşünce, İletişim Yayınları, İstanbul 2006, s. 23.
[2] Peter Vergo (ed.), The New Museology, Reaktion Books, London 1989; Eilean Hooper-Greenhill, Museums and Their Visitors, Routledge, London and New York 1994; Andreas Huyssen, “Bellek yitiminden kaçış: Kitle iletişim aracı olarak müze”, A. Artun (Ed.) Tarih Sahneleri Sanat Müzeleri 2: Müze ve Eleştirel Düşünce, İletişim Yayınları, İstanbul 2006.
[3] Ceren Karadeniz, Müze, Kültür, Toplum: Çağdaş Müze ve Müzenin Toplumsal İşlevleri, İmge Kitabevi Yayınları, Ankara 2018, s. 78-79.
[4] Eilean Hooper-Greenhill, Museums and Their Visitors, Routledge, London and New York 1994.
[5] Derrick Chong, Arts Management, Routledge, London and New York 2010, s. 98, 130.
[6] Bonita M. Kolb, Marketing Cultural Organisations: New Strategies for Attracting Audiences to Classical Music, Dance, Museums, Theatre and Opera, Oak Tree Press, Dublin 2000; Ludovico Solima, “Museums, accessibility and audience development”, M. Cerquetti (Ed.)Bridging Theories, Strategies and Practices in Valuing Cultural Heritage, Macerata University Press, Macerata 2017.
[7] Peter Vergo (ed.), The New Museology, Reaktion Books, London 1989; Eilean Hooper-Greenhill, Museums and Their Visitors, Routledge, London and New York 1994.
[8] Pierre Bourdieu ve A. Darbel, Sanat Sevdası: Avrupa Sanat Müzeleri ve Ziyaretçi Kitlesi, Metis Yayınları, İstanbul 2011.
[9] Pierre Bourdieu, Ayrım: Beğeni Yargısının Toplumsal Eleştirisi, Heretik Yayınları, Ankara 2015.
[10] Pierre Bourdieu ve A. Darbel, Sanat Sevdası: Avrupa Sanat Müzeleri ve Ziyaretçi Kitlesi, Metis Yayınları, İstanbul 2011, s. 136.
[11] Yıldız Öztürk, “Pandemi sürecinde müzeler ve müzelerin izleyici geliştirme stratejileri”, A. E. İralı (Ed.). Yeni İletişim Teknolojileri Bağlamında Müze ve Sergi Çalışmaları, Nobel Akademik, İstanbul 2021, 127.
[12] Araştırmanın saha bölümüne destek olan Melike Erol’a teşekkür ederim.
[13] TÜİK, Ulusal Eğitim İstatistikleri, https://data.tuik.gov.tr/Kategori/GetKategori?p=Egitim,-Kultur,-Spor-ve-Turizm-105 (Erişim tarihi: 20 Nisan 2022).
[14] UNESCO, Museums Around the World in the Face of Covid-19, https://unesdoc.unesco.org/ark:/48223/pf0000373530 (Erişim tarihi: 20 Mayıs 2021).
[15] Yıldız Öztürk, “Pandemi sürecinde müzeler ve müzelerin izleyici geliştirme stratejileri”, A. E. İralı (Ed.). Yeni İletişim Teknolojileri Bağlamında Müze ve Sergi Çalışmaları, Nobel Akademik, İstanbul 2021, 133.
[16] TÜİK, Kültür Ekonomisi ve Kültürel İstihdam İstatistikleri, 2020, https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Kultur-Ekonomisi-ve-Kulturel-Istihdam-Istatistikleri-2020-37206 (Erişim tarihi: 20 Nisan 2022).